Penceresiz bakamadigimiz dünyamizi kaybediyoruz. Yasamimizdaki renkli ve parlak isikli kutucuklarin esiri olmusuz. Nedense tadini alamiyoruz ne yedigimizin ne de içtigimizin.Beton ormaninda gökyüzünün mavisine hasret; topragin kokusunu alamadan, çimenlere dokunamadan, mevsimlere görünemeden yasiyoruz. Bu halimizden de memnunuz sanki.Kisin sogugunu, yazin sicagini tatmadan ardi ardina akarken yillar, biten ömrümüzün farkinda degiliz. Çocuklugumuza tat, gençligimize heyecan vermeden hastaliklarin pençesine düsüyoruz.Ve elinizdeki bu kitapla, Anadolu’nun gül kokulu bir diyarinda, samimiyetin, dogalligin, hosgörü ve yardimlasmanin ikliminde, sirin bir köyün toprak damli evlerinde dag çayi içip, toprak yollarinda dolasirken bulacaksiniz kendinizi.
Yorum yapabilmek için üye girişi yapmalısınız.